Biyoetik (canlı etiği) – biyolojik bilimlerin gelişmesiyle ortaya çıkan ahlaki sorunlarla ilgilenir. Biyoetik tıp etiğini de kuşatır. Çünkü tüm canlı yaşamını konu edinir.
Tıp etiği: Tıp ve sağlık alanındaki bilimsel ve pratik çalışmaların iyi-kötü, doğru-yanlış biçiminde ahlaki açıdan değerlendirilmesini ve bu değerlendirmelerin belirli ilkelere oturtulmasını hedefleyen disiplin.
Tıp etiği daha çok tıbbi uygulamalardan kaynaklanan sorunlara odaklanır. Biyoetik – Tüm canlı yaşamını konu edinir.
Biyoetik felsefi bir etkinlik olarak; tıp, biyoloji, din, ahlak, siyaset ve hukuk alanlarıyla da yakından ilgilenir.
Haram maddelerle tedavi konusunda;
Hanbeliler ve bazı bilginler caiz değildir demiş. Hastalık halini haramları mübah kılan zaruret kabul etmemişler. Zahiriler caiz görür. İbn Hazm; susuzluğu gidermek, tedavi olmak ve boğulmayı önlemek için şarap içen kimseye ceza uygulanmaz. İçinde Hanefi ve Şafiilerin de bulunduğu alimlerin çoğunluğu haramla tedaviyi belirli şartlarla caiz görürler. Kesin olarak ya da kuvvetle iyileşmenin muhtemel olması ve darda kalanın zaruret halinde kullanması.
Alternatif helal bir ilacın bulunmaması ve ehliyetli bir doktorun teşhis ve önerisinin bulunması haramla tedavinin caiz olma şartlarıdır.
Otopsi: insan cesedinin dıştan ve içten muayene edilmesidir.
Sözlük anlamı: Kendi gözleri ile görme.
1- Kadavra ve tıbbi otopsi
2- Adli otopsi
Çağdaş İslam bilginlerinin çoğunluğu belirli şartlarla otopsinin her iki çeşidine de cevaz verirler. Adli otopsi ile ilgili cevaz zaruret ilkesine dayanır.
Tıp ilmi Farz-ı kifaye ilimlerdendir. Bir farzın gerçekleşmesi için gerekli olan şey de farz hükmündedir.
Şafiiler karnındaki canlı çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasını caiz görmüşler.
Şafiiler, Hanefiler ve Malikiler ölü karnındaki mücevheratın çıkarılması için yarılmasına cevaz vermiş.
Otopsi yapmak için; zaruretin olması, ölümün gerçekleşmesi, yakınlarının izninin alınması, uzman tabip tarafından yapılması, maddi menfaat karşılığında yapılmaması, ölünün saygınlığını ihlal etmemesi, otopsi sonrası cesedin defnedilmesi gerekir.
Ötenazi: İyi ölüm. İyileşmesi imkansız hastalıktan dolayı acı çeken bir kimsenin kendi veya kanuni temsilcilerinin isteği üzerine, acı vermeyen bir yöntemle yaşamına son vermektir.
Aktif ötenazi: Hastanın zehirli iğne ile öldürülmesi gibi.
Pasif ötenazi: Tıbbi tedavinin durdurulması.
Hollanda, Belçika, ABD’nin bazı eyaletlerinde yasaldır.
Hıristiyanlık, Musevilik gibi semavi dinler ötenaziyi kabul etmez. İslam dini de genel anlamda bu uygulamaya karşı çıkar.
Ötenazinin meşruiyeti ölme hakkına dayandırılır. Kişinin kendi canı üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur.
Hayber Gazvesinde yaralarının acısına dayanamayan Kuzman kılıcı üzerine yatıp intihar etmiş. Efendimiz intihar eden bir kimsenin cenaze namazını kıldırmamış.
Aktif ötenazi İslam hukukuna göre cinayettir. Ahmed b. Hanbel pasif ötenaziye caiz demiş. Beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın bu cihazdan çıkarılması ötenazi sayılmaz.
Organ naklinin ilkel örnekleri Eski Mısır ve Hint uygarlıklarına kadar dayanır. Batıda insandan insana nakil 19. yy. da başlamış (doku ve organ nakli)
Organ naklinin fıkhi boyutu ; genel hüküm içeren naslara ve genel fıkıh kaidelerine dayandırılır. Fayda-zarar değerlendirmesi yapılır.
Organ nakline olumsuz bakanlar ; insanın saygınlığı ilkesi ile bağdaşmadığını dile getirirler.
Günümüz fıkıh bilginleri zaruret ve maslahat prensibiyle konuya yaklaşırlar.
Çağdaş İslam bilginlerinden bir kısmı genel olarak organ nakline cevaz vermez.
Organ nakli için bilginler şu şartların bulunmasını gerekli görürler: canlıdan canlıya , zaruret, vericinin izni, vericinin sağlığını tehdit etmemesi (raporla), uzmanların güçlü kanaati, tıbbi ve teknik şartların yeterliliği, ücret ve çıkar karşılığında olmaması.
Organ naklinin ahlaki boyutu: Pahalı olduğu için yoksullar aleyhine eşitsizlik doğurur. Yoksullar para için organlarını satar.
Cenin: klasik fıkıh terminolojisinde anne karnındaki çocuğa verilen addır.
Hanefilere göre; ana karnındaki ceninin kasten düşmesine sebep olan kimseye ceza verilebilmesi için ceninin parmak , tırnak saç gibi bazı organlarının belli olması şarttır.
ceninin düşmesine yol açan kimse : ceninin mirasçılarına gurre denilen bir ceza 1 tazminat öder. Tam diyetin ‘15 ‘ine denk gelir. Bazı fıkıh mezheplerine göre faile kefaret de gereklidir.
nuffe – sperm karargah – rahim alaka – çengelli hücre topluluğu mudga- belli belirisiz kütle
Müminün suresi 12-14 , Hac 5 , Zümer 6 , Nuh 13-14 , Tarık 5-6 , insanın anne karnındaki yaradılışını bildirir.
1.gruba göre= cenine ruh 120 günden sonra üflenir.
2.gruba göre= 40 günün sonunda üflenir.
Canlılık sperm ile mevcuttur.Mudga aşamasında ruh üflenir.
Hanefilerin çoğunluğuna göre: Ruhun 120 günde üflendiği hadisine dayanılarak , bu süreye kadar çocuğun düşürülmesi caizdir.(haklı bir sebep olmalı)
Şafiiler: 40.günden sonra ruh üflendiği hadisinden yararlanıp , bu süre içinde çocuk düşürmeyi caiz görmüş.
Hanbeliler de Şafiilerle aynı görüştedir.
Şafii bilgini Gazali- cenin rahim duvarına yapıştığı andan itibaren düşürme caiz değildir der.
Malikiler – 40 günden önce ve sonra düşürme haramdır der.
Zahiriler de Malikilere katılır.
Kürtaj: kazımak
Zamanımız fıkıh bilginleri – haklı ve zorunlu bir sebep olmaksızın bebeğin kürtajla alınmasını caiz görmezler.
Tüp bebek: suni döllenme yöntemidir. Mikroenjeksiyon’da sun’i döllenme yöntemi
Döllenmenin üç temel unsuru vardır= sperm, yumurta, rahim. Bu üç unsurun da birbirleriyle evli çiftlere ait olması gerekir.
Klasik fıkıh bilginlerinin çoğuna göre çocuk düşürmenin dini hükmü ruh üflenme evresini esas almış.