Gayrimüslimlerle İlişkiler

sefadmin
Ağustos 12, 2017

ÜNİTE:10

Gayrimüslimlerle İlişkiler

Zımmi: (gayrimüslim vatandaş)

Gayrimüslim: İslam dinine inanmayan kişidir. Kur’an ve hadislerde bu durumu ifade için küfür kökünden türeyen kelimeler kullanılmaktadır.

  • Yahudi ve Hristiyanlar için: ehl-i kitap
  • Ateşe tapanlara: mecusi
  • Yıldızlara tapanlara: sabii
  • Putperestler için: müşrik

Hanefilere göre semavi bir dine inanan ve Tevrat , Zebur ; İncil gibi vahyedilmiş bir kitabı veya suhufu (sahifeleri) olan her ümmet ehl-i kitaptır. Hanbeliler den Ebu Ya’la aynı görüşü paylaşır. Şafii ve Hanbeli mezheplerinde ehl-i kitap sadece Yahudi ve Hristiyanlardır. Çünkü suhuf ve Zebur , öğüt ve kıssalardan oluşur ,hüküm içermez. Ebu Hanife sabileri , İbn Hazm Mecusileri ehl-i kitap saymış.

İslam ülkesinde yaşayan insanlar, Müslüman ve gayrimüslim olarak ikiye ayrılır.

Gayrimüslimler ; zımmiler ve müste’menler şeklinde ikiye ayrılır.

Zımmi: İslam devleti ile vatandaşlık sözleşmesi yapan ehl-i kitap demektir.

Müste’men: Sınırlı bir süre için izin ve pasaportla İslam ülkesine gelen gayrimüslimleri ifade eden hukuki bir terimdir.

Harbi: İslam ülkesinin vatandaşı olmayıp bu ülkeye izinsiz olarak girenler

İslam hukukunda vatandaş ve yabancı ayrımı inanca göre değil, kişinin bağlı bulunduğu ülkeye göre yapılmaktadır. Mecusilerin vatandaşlık haklarından yararlanabilecekleri Hz. Peygamberin ifadeleriyle belirlenmiş. Hanefi bilginler putperest Araplarla zimmet (vatandaşlık) sözleşmesinin yapılamayacağı görüşündedir. İmam Şafii ve İmam Ahmed b.Hanbel ehli kitap ve Mecusiler dışındaki gayrimüslimlerle zimmet akdi yapılamayacağını söylemişler. Evzai ve İmam Malik’e göre bütün gayrimüslimlerle bu sözleşme yapılabilir.

Zimmet sözleşmesi : Garimüslimlerin temel hak ve özgürlüklerini garanti eden ve insan hakları ihlallerine karşı hukuki koruma sağlayan düzenleme .Bu sözleşmeyi yapan kişiye zimmi denir. Güvenliği garanti altına alınmış kişi demektir.

İbn Hazm; harbi (İslam ülkesine izinsiz giren) bir kimsenin İslam’ın himayesi altında yaşayan bir zımmiyi öldürmek amacıyla İslam ülkesine gelirse , Müslüman kişi ona engel olmaya çalışmalı , hatta gerekirse bu uğurda ölmesini farz olarak görmektedir.

Yaşama hakkı, insan haklarının temelini oluşturur. İslam ülkesinde Müslüman vatandaşın ,zimmi bir vatandaşı öldürmesi durumunda çoğunluğun görüşü diyet cezası verilmesidir. Hanefilere göre kasten öldürmelerde kısas gerekir. Çünkü yaşam hakkının dokunulmazlığı konusunda eşitlik vardır.

Ünlü Hanefi fıkıh bilgini Serahsi insanın yaşama hakkının evrensel boyutlarını dile getirmiştir: Allah’ın insana emaneti yüklediği , akıl ve zimmet’le şereflendirdiği , dokulmazlık , özgürlük ve mülkiyet hakkı verdiğini belirtmiş.

’Dinde zorlama yoktur,, (Bakara 256.)

Medine sözleşmesi 25.madde ‘’Yahudilerin dinleri kendilerine , Müslümanların dinleride kendilerinedir,,

Mülkiyet hakkıyla ilgili ayet: ‘’ Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyiniz,, (Nisa 29)

Hanefiler ; ‘’zimminin içki ve domuzu Müslümanın sirke ve koyunu gibidir,, der.

Zimmi’nin içki ve domuzuna zarar veren Müslümanın bedelini ödemesi vaciptir. Malikiler de aynı görüştedir. Şafii ve Hanbeliler , ‘’zarar veren kişi isterse tazmin eder,, der. Bir Hristiyan içki ve domuz ticareti yaparken , bir Müslüman buna dahil olamaz. Domuz Hanefi ve Malikilere göre maldır ve tazmine tabidir.

Müslümanların gayrimüslimlerin yanında işçi olarak çalışması ilke olarak kabul edilmiştir. İslami değerlere aykırı olmayan iş yeri olmalıdır. Küçük düşmemelidir. Hanefi ve Şafii fakihler Müslümanın gayrimüslimin özel hizmetinde çalışmasını aşağılayıcı olarak değerlendirir. İmam Malik, Hanbeliler ve İmam Şafi’nin bir görüşüne göre bu tür işlere ait sözleşmeler Müslümanı küçük düşürdüğü için uygun değildir.

Müslümanın gayrimüslimin şarabını taşıması , domuzunu gütmesi gibi özü itibariyle İslam’da yasak olan bir işe aracı olması fakihlerin çoğuna göre caiz değildir. Ebu Hanifeye göre içki taşıma ve domuz gütme olayında fiil tam olarak ortaya çıkmış olmaz. İçki taşımak içmek anlamına gelmez.Taşıma için iş sözleşmesi yapılabilir. Şafii kaynaklarda İmam Şafii’nin de aynı görüşte olduğu belirtilir. Fakat bunun ‘’şarabı dökme amacıyla taşıma, olarak anlaşılması gerektiği söylenir.

Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre gayrimüslime toplu içki içme ve toplu ibadet yapma amaçlı yer kiraya vermek caiz değildir. İmam Malik bu iki duruma içki satma ve domuz beslemeyi de ilave eder. Müslümandan yer kiralamak isteyen kişi niyetini açıkça ifade etmese de , gayri meşru iş yapmakla tanınan biriyse ev ,dükkan ve arsayı ona kiraya vermek uygun değildir.

Farklı dinlerden olanlarla evlenme konusunda genel ilke yasak olmasıdır. Gayrimüslimlerden ehli kitap bazı hususlarda özel hükümlere sahiptir. Kur’an ‘da erkek ya da kadın bir Müslümanın müşrik birisiyle evlenmesinin yasak olduğu açıkça ifade edilmiştir. (Bakara s. 221.ayet ) Müşrik bir erkeğin Müslüman bir kadın üzerinde velayeti , İslam hukuku açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Müşrik olan birinin, Müslüman eşinin itikad ve ahlakını bozma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması sebebiyle İslam hukukçuları bu tür evlilikleri dinen yasak kapsamında değerlendirmiş.

İrtidat: kişinin kendi iradesiyle Müslümanlıktan vazgeçtiğini söz veya yaşantı şeklinde ortaya koymasıdır.Bu tür davranışı sergileyene mürted denir.

Mürted olan kişi vatandaşlıktan çıkmış , devlete sadakatten ayrılmıştır.

İslam hukukunda irtidat eden temel haklarını kaybeder. Ehli kitap statüsüne geçerek zimmet sözleşmesi yapmasına da izin verilmez. Bu durum mürtedin nikah sıhhatini de etkiler.

DHBT Sınavı
22.09.2024
0
Gün
0
Saat
0
Dakika
0
Saniye