22- Namazla ilgili bazı meseleler – Cem

admin
Şubat 17, 2016

İki Namazı Bir Vakitte Kılmak (CEM’)

Cem’in fıkıhtaki terim anlamı ise, “birbirini takip eden iki namazın (öğle ile ikindinin veya akşam ile yatsının), bu ikisinden birinin vaktinde, birlikte peş peşe kılınmasıdır. Eğer bu birlikte kılma birinci namazın vaktinde ise buna cemi takdim, ikincisinin vaktinde ise cem’-i te’hîr denir.

Âlimler, hac zamanında Arafat’ta öğle ile ikindinin öğle namazının vaktinde birlikte kılınması (cemi takdîm) ve Müzdelife de akşam ile yatsının yatısı namazının vaktinde birlikte kılınması (cemi te’hîr) konusunda görüş birliği etmişlerdir. Bu iki yer dışında iki namazı cemederek birlikte kılmanın câiz olup olmadığında ve cemetmeyi câiz kılan mazeretlerin neler olduğunda farklı görüşler öne sürmüşlerdir.

Hanefi mezhebinde, hac zamanında Arafat ve Müzdelife de ki cemin dışında, iki namazın bir vakitte cemedilmesi câiz görülmez. Bununla birlikte Hanefîler’e göre yolculuk, yağmur gibi cemi mubah kılan mazeretlerin bulunması durumunda şöyle bir cem’ uygulaması mümkündür : Bir namaz (öğle veya akşam), diğer namazın (ikindi veya yatsı) vaktinin girmesine yakın bir zamana kadar geciktirilip, bu namazın kılınmasından sonra diğerinin vaktinin girmesi ve bu namazın da kendi vaktinde kılınması mümkündür. Bu uygulamada, bir namaz hemen diğerinin ardından kılındığı için buna “cem’ü’l-fiil” ve “cem’ü’l-muvâsala” denildiği gibi, bir namaz son vaktinde diğeri de ilk vaktinde olmak üzere her namaz kendi vakti içinde kılınmış olacağı için buna “mânevi cem” ve “şeklî (sûrî) cem” de denilir. Bu şekilde ki cem’, yukarıda tanımı verilen gerçek anlamda bir cem’ değildir. Çünkü bu uygulamada vakit değil, fiil birleştirilmektedir.

Ebu Hanîfe, arefe günü Arafat’ta birlikte kılınan öğle ve ikindi  namazının cemaatle kılınmasını şart koştuğu halde diğer mezhepler bu şartı aramazlar.

Diğer mezheplerde cem’, belirli sebep ve şartlarla câiz görülmüştür. Şii-Ca’feri mezhebinde ise, hiç bir mazeret olmaksızın iki namazın bir vakitte cemedilmesi câizdir.

Cemi kabul edenlere göre, iki namazın cemedilmesinin câiz kılan sebepler, ayrıntıdaki görüş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa şunlardır ;

1) Yolculuk (sefer)

2) Yağmur, çamur, kar, dolu .             

3) Hastalık.

 4) İhtiyaç ve meşguliyet.

1) Yolculuk

Hanefiler dışındaki çoğu âlimler, yolculuğu bir mazeret kabul ederek, yolculukta cem’ yapılmasını câiz görmüşlerdir. Ancak bazı ayrıntılarda aralarında görüş ayrılığı vardır. Cem Konusunun DevamıBuna göre Mâlikîler, cem’ yapmanın câiz olabilmesi için yolculuğun yorucu bir yolculuk olmasını şart koşarken, Şâfiîler ve Hanbelîler, yorucu olup olmamasına bakılmaksızın yolculuğun her zaman cem’ edilmesine bir mazeret olduğunu söylerler. Bu noktada Şâfiîler, Malikîler’in ve Hanbelîler’in aksine, ayrı bir şart ileri sürerek, cem’ yapmayı câiz kılan yolculuğun, herhangi bir yolculuk değil, namazların kısaltılmasını câiz kılan nitelik, süre veya mesafedeki yolculuk olduğunu söylerler. Bu arada yolculuğun türüne ve amacına bağlı olarak da bazı görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Bazı Mâlikîler, deniz yolculuğunu da sefer hükmünden istisna etmişlerdir.

2) Yağmur, Kar, Dolu

Yağmur, şiddeti konusundaki görüş ayrılıkları bir tarafa bırakılacak olursa, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbeli mezheplerinde, yolcu olmayan (mukim) kişiler için bir mazeret kabul edilmiş ve böyle günlerde namazın cem’i belli şartlarla caiz görülmüştür. Malikîler ve Hanbelîler, sadece akşam ile yatsının mescidde cem’-i takdim olarak cemedilmesini câiz görürken, Şâfiîler buna öğle ve ikindinin cem’ini de ilâve etmişlerdir. Bu ve benzeri sebepler, evde değil, sadece mescidde cemaatle birlikte cem’ yapmayı câiz hale getirir.

Şâfiîler, yerlerine çamurlu olmasını cem’ yapmayı câiz kılan mazeret kabul etmezken, Hanbelîler bunu bir mazeret saymış, Mâlikîler ise cem’in câiz olabilmesi için çamurla birlikte zifiri karanlık durumunun bulunmasını şart koşmuşlardır.

3) Hastalık

Mâlikîler’e göre hasta bir kişi, ikinci bir namazın vaktine kadar durumunun namaz kılamayacak derecede kötüleşeceğinden veya bayılacağından endişe ediyorsa, cem’ yapabilir.

Hanbelîler de hastalık sebebiyle meşakkat söz konusu olduğunda cem’i câiz görmüşler ve emzikli kadını, istihâze kanı gören kadını, özür sahibi kişileri ve her vakit için abdest almaktan âciz olan kişileri de aynı hükümde tutmuşlardır. Şâfiîler’e göre ise hastalık sebebiyle cem’ câiz değildir.

4) İhtiyaç, Meşguliyet ve Sıkıntı

İhtiyaç ve sıkıntı sebebiyle cem’ genelde câiz görülmemiştir. Cem’ konusunda en geniş görüşe sahip olan Hanbelî mezhebinde sıkıntı ve meşguliyetin cem’i câiz kılacağı söylenmektedir. Hanbelî fakihi Ebû Ya’lâ nın bu hususta getirdiği ölçü şudur ; “Cumanın ve cemaatle namazın terk edilmesini câiz kılan her sebep, cem’i de câiz kılar”. İbâzi mezhebine göre ise, namazın vaktinde kılınmasında sıkıntı doğuran her mazeret cem’ için bir sebep teşkil eder.

Cem’ Yaparken Edilecek Hususlar

1) Sabah namazı hiç bir şekilde cem edilemez. Cem’ yalnızca öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı arasında olur.

2) Şayet cem’-i takdim yapılacaksa, öğle namazına başlarken cem’ yapmaya niyet etmek gerekir. Kimilerine göre, birinci namazı bitirmedikçe de niyet edilebilir. Cem’-i tehîr de ise, birinci namazın vakti içerisinde cem’ yapmaya niyet etmek gerekir. Aksi takdirde, namazı vaktinden sonraya ertelemiş olur ki buda haramdır.

3) Cem’-i takdimde, sırayı gözetmek (tertibe riayet etmek) gerekir. Öğle ile ikindi cem’ ediliyorsa önce öğle, sonra ikindi kılınmalıdır. Cem’-i tehirde ise sıraya riayet edilmezse Hanbelîler’e göre sahih olur. Şâfiîler’e göre de sahih olmakla birlikte ikinci namaz kâza olarak kılınmış olur.

4) Cem’ yapılırken, iki namazın ara vermeksizin peşi peşine kılınması (muvâlât) gerekir. Malikîler, birlikte kılınan iki farzın arasına nafile katmayı dahi uygun görmemişlerdir. Şâfiî ve Hanbelîler’e göre eğer cem’ birinci namazın vaktinde yapılıyor (cem’-i takdim) ise, peş peşelik şarttır; ikinci namazın vaktinde yapılıyorsa ise bu şart değildir. İki namaz arasında verilebilecek aranın belirlenmiş bir miktarı olmayıp, abdest alacak ve kamet getirecek kadar bir süre olduğu söylenmektedir.

5) Akşam ile yatsının cem’-i takdîm olarak birlikte kılınması durumunda vitir namazının ne olacağı konusunda da ağırlık görüş, bunun yatsı namazına tâbi olduğu ve dolayısıyla yatsı namazı kılındıktan sonra kılınabileceği yönündedir.

Korku Namazı

Fakihlerin çoğunluğuna göre korku namazı, düşman saldırısı gibi ciddi bir tehlike anında cemaatin iki gruba ayrılarak, imamın arkasında farz bir namazı nöbetleşe kılmalıdırlar. İki rek’atlı bir namazın ilk rek’atını, dört rek’atlı bir namazın ilk iki rek’atını imamla birlikte kılan birinci grup, ikinci secdeden veya ilk oturuştan sonra cemaatten ayrılıp görev başına gider, ikinci grup gelerek imamla birlikte kalan rek’atları tamamlar ve göreve döner. İmam kendi başına selam verir. Daha sonrada birinci grup kıraatsiz, ikinci grup kıraatli olarak nöbetleşe namazlarını tamamlar, böylece hem cemaatle namaz ifa edilmiş, hem de görev aksatılmamış olur.

DHBT Sınavı
22.09.2024
0
Gün
0
Saat
0
Dakika
0
Saniye