Mektûbe: Allah’ın farz kıldığı namazlar
Mesnûn: Hz. Peygamber’in sünnetiyle sabit olan namazlar
Aynî farz (farz-ı ayın) : Farz olan namazlar, oruç gibi.
Kifâî farz (farz-ı kifâye) : Cenaze namazı gibi. Bu namazı birileri kılınca öteki müslümanlar cenaze namazı kılmadıkları için sorumlu olmazlar. Sevap ve fazileti ise namazı kılanlar elde etmiş olurlar.
li-aynihî vâcip : Vâcip oluşu kulun fiiline bağlı olmayan. Vitir namazı ile ramazan ve kurban bayramı namazları birinci grupta yer alır. Tilâvet secdesi gibi.
li-gayrihî vâcip : Vâcip oluşu kulun fiiline bağlı olan
Revâtib : Vakit namazları yanında düzenli olarak kılınan sünnetler
Regaib : Allah’a yakınlaşmak ve sevap kazanmak maksadıyla ayrıca kılınan namazlar
Nâfile : Farz ve vâciplerin dışında fazladan yapılan işler
İsâet: Yanlış ve kötü davranış
Edep : Çoğulu âdâb
Muvâzebe : Hz. Peygamber’in devamlı olarak yaptığı
İkab : Ceza
İtâb : Sitem
Efdal : Faziletli
Şurûtü’s-salât : Namazın şartları
Erkânü’s-salât : Namazın rükünları
Hurûc bi sun‘ih : Kişinin kendi isteği ve fiili ile namazdan çıkması
Ta‘dîl-i erkân : Namazın rükünlerinin düzgün bir şekilde yapılması
Edâ : Bir farz namazın vakti içinde kılınması.
Kazâ : Bir farz namazın vaktinin çıkmasından sonra kılınması.
Fecr-i kâzib : Birinci fecir. Sabaha karşı doğuda tan yerinde ufuktan göğe doğru dikey olarak yükselen, piramit şeklinde, akçıl ve donuk bir beyazlıktır.
Beyâz-ı müstetîl : Uzayıp giden beyazlık.
Fecr-i sâdık : İkinci fecir. Sabaha karşı doğu ufkunda tan yeri boyunca genişleyerek yayılan bir aydınlıktır.
Beyâz-ı müsta‘razî : Enlemesine beyazlık. Bu andan itibaren yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda, sahurun sona erip orucun başlaması (imsak) vaktidir.
Taglis : Sabah namazını fecr-i sâdık doğarken, yani ortalık henüz karanlık iken kılmak.
Şürûk zamanı: Güneşin doğmasından yükselmesine kadar olan zaman yaklaşık 40-45 dakika civarındadır.
Vakt-i istivâ: Güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman.
Fey-i zevâl : Güneş tam tepedeyken eşyanın yere düşen gölge uzunluğu.
Asr-ı sânî : Her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaştığı zamana denir. Asrı evvel : Öğle namazının vaktinin çıkması; İkindi namazının vaktinin girmesi.
İkindi Namazının Vakti: İkindi namazının vakti, öğle namazının vaktinin çıkmasından güneşin batmasına kadar olan süredir. Her şeyin gölge uzunluğu, kendi uzunluğunun iki katına çıktığı andan itibaren.
Gurûb: Güneşin batma zamanı. Gurup vakti, güneşin sararıp veya kızarıp artık gözleri kırpıştırmadan rahatlıkla bakılacak hale geldiği vakittir.
Örfî gündüz : Güneşin doğmasından batmasına kadar olan süre.
Örfî gündüz : Güneşin doğmasından batmasına kadar olan süre.
Şer‘î gündüz : Fecr-i sâdıktan güneşin batmasına kadar olan süredir.
Akşam Namazının Vakti: Akşam namazının vakti güneşin batmasıyla başlar, şafağın kaybolacağı zamana kadar sürer.
Şafak : Akşamleyin ufuktaki kızıllıktan/kızartıdan sonra meydana gelen beyazlıktan ibarettir.
Yatsı Namazının Vakti: Yatsı namazının vakti, şafağın kaybolmasından yani akşam namazı vaktinin çıkmasından itibaren başlar, ikinci fecrin doğmasına kadar devam eder.
İsfâr : Taglis’in zıttıdır, fecr-i sâdık doğduktan sonra hava aydınlanınca kılmak.
İbrâd : Öğle namazını geciktirip serinlikte kılmak
Kıyam : Doğrulmak, dikelmek, ayakta durmak demektir.
Kıraat : Sözlükte “okumak” anlamına gelen kıraat, “Kur’an okumak” demektir.
Cehrî : Açıktan okumak, yüksek sesle okumak.
Hafî : Gizli, sessiz okumak.
Zelletü’l-karî : Okuyuş hataları ve dil sürçmesi.
Umûm-ı belvâ : Kaçınılması mümkün olmayan bir durum
Rükû : Rükû sözlükte “eğilmek” anlamına gelir.
Secde : Secde sözlükte “itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek” anlamına gelir.
Tuma’nîne : Rükû ve Secde duruşunda bir müddet beklemek.
Kavme: Rükûdan doğrulup dik durmak. Kıyam vaziyetinde bir süre beklemek.
Tuma’nîne ve kavme süresinin asgari ölçüsü “sübhânellâhi’l-azîm” diyecek kadar durmaktır.
Ka‘de-i ûlâ : ilk oturuş
Ka‘de-i Ahîre : Son oturuş
Celse : İki secde arası oturuş
Ta‘dîl-i Erkân : Rükünleri düzgün, yerli yerinde ve düzenli yapmak demektir.
Zâit tekbir : İlave tekbir
Kısâr-ı mufassal : Kısa sûreler (Beyyine sûresinden Nâs sûresine kadar olan sûrelerdir.)
Evsât-ı mufassal : Orta uzunluktaki sûreler.( Bürûc sûresi ile Beyyine sûresi arasındaki sûreler bu grupta yer alır)
Tıvâl-i mufassal : Uzun süreler.( Hucurât sûresi ile Bürûc sûresi arasındaki sûreler bu grupta yer alır)
İrsâl : Elleri yanlara salıvermek
İtimat : Elleri bağlamak
Tahrîme: İftitah tekbiri
Teavvüz : Eüzü besmele(Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm)
Tesmî : Semiallahü limen hamideh
Tahmîd : Rabbenâ leke’l-hamd
Teverrük : Kadınların ayaklarını sağ yanlarına yatık bir şekilde çıkarıp otururmaları.
Amel-i kesîr : Namaz dışı davranış.
Müfsidât-ı salât : Namazı bozan şeyler
Sıfâtü’s-salât : Namazın farz ve vâciplerine, sünnet ve âdâbına uygun şekilde kılınışı.
Muhâzâtü’n-nisâ : Kadınların cemaatle namazdaki saf düzeni ve erkeklerde aynı safta veya hizada olması
Tertîbü’l-makam : Duruş düzeni
İmâmet-i kübrâ : Büyük imâmet . Devlet başkanlarının imamlığı.
İmâmet-i suğrâ : Küçük imâmet . Cami imamlarının imamlığı.
İktidâ: İmama uymak
Muktedî: İmama uyan kimse
Münferid : Namazı yalnız kılan kimse
Müdrik : İdrak etmiş, yetişmiş, kavuşmuş (Namazı tamamen imamla birlikte kılan kimse)
Lâhik : İmamla birlikte namaza başlamasına rağmen, namaz esnasında başına gelen bir durum sebebiyle namaza ara vermek zorunda kalan ve bu sebeple namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimse.
Mesbûk : İmama namazın başında değil, birinci rek‘atın rükûundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rek‘atlarda uyan kimse.
Müfteriz : Farz namazı kılan kimse
Müteneffil : Nâfile namaz kılan kimse
Mürâi : Göterişçi
İzn-i âm : Herkese açık olma şartı.
Zuhr-i ahîr : Son öğle namazı:
Müekked Sünnetler : Sabah, öğle, akşam ve cuma namazının sünnetleri ile yatsının son sünneti müekked sünnettir.
Gayr-i Müekked Sünnetler : İkindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünneti gayr-i müekkeddir.
Tervîha : Dinlenme
Tatavvu : Gönüllü namazlar (arzuya bağlı)
Sünen-i regaib : Revâtib sünnetler dışındaki nâfile namazlar.
Duhâ namazı : Kuşluk Namazı
Tahiyyetü’l-mescid : Mescidin selâmlanması, saygı gösterilmesi demek.
İstihâre : Hayırlı olanı istemek anlamına gelir.
İstiska duası : Su isteme, yağmur isteme duası.
Küsûf Namazı : Güneş tutulması esnasında kılınan namaz.
Hüsûf Namazı : Ay tutulması esnasında kılınan namaz.
Kasrü’s-salât : Farz namazlarını ikişer rek‘at olarak kısaltılarak kılınması(yolculukta).
Cem‘ü’l-fiil” ve Cem‘ü’l-muvâsala : Bir namaz (öğle veya akşam), diğer namazın (ikindi veya yatsı) vaktinin girmesine yakın bir zamana kadar geciktirilip, bu namazın kılınmasından sonra diğerinin vaktinin girmesi ve bu namazın da kendi vaktinde kılınması. Bir namaz son vaktinde diğeri de ilk vaktinde olmak üzere her namaz kendi vakti içinde kılınmış olacağı için buna “mânevî cem‘” ve “şeklî (sûrî) cem‘” de denilir.
Cem‘-i takdîm : Öğle namazının vaktinde öğle ile ikindinin birleştirilerek kılınması.
Cem‘-i te’hîr : Yatsı namazının vaktinde, akşam ile yatsının birleştirerek kılınması.
Fâite : Kaçmış. Vaktinde kılınamayan kaçırılmış namaz. (çoğulu fevâit).
Teşehhüd : Tahîyyat.
Muhtazar : Ölmek üzere olan kişi
Meyyit : Ölen kişi
Teçhiz : Ölü için genel olarak yapılması gereken hazırlık
Gasil : Ölünün yıkanması
Tekfin : Ölünün Kefenlenmesi
Teşyî : Tabuta konulup musallâya yani namazın kılınacağı yere ve namazdan sonra kabristana taşınması
Defin : Kabre konulması
Kamîs : Boyun kısmından ayaklara kadar uzanan gömlek yerinde bir bezdir.
İzâr : Eteklik yerinde, baştan ayağa kadar uzanan bir bezdir.
Lifâfe : Sargı yerinde olup baştan ayağa kadar uzanan, baş ve ayak taraflarından düğümlenen bir bezdir. Bu bakımdan izârdan biraz daha uzundur.
Hükmî şehid : Allah yolunda savaşırken öldürülen kişilerdir. Kâmil mânada şehid bunlardır.