Kelimelerin/kavramların semantik analizini yapmak, Kur’ân tefsîrinde son derece önemlidir. Kur’ân’da geçen “Hubb”, “Rahmet”, “Havf”, “Huşû”, “Takvâ” gibi bazı önemli kelimeler, soyut anlamlar içerdiği için, gereği gibi tefsirleri, yorumları yapılamamıştır.
Semantik Analiz, kelimelere, üzerinde ittifak edilen mânâlar vererek, cümlenin mânâsının doğruluğunu ifade etme merhalesidir (Atıyah, 1996). Ayrıca anlamın köküne inmek amacıyla yapılan bir çalışmadır. Semantik Analiz, sadece kelimenin anlamını oluşturan ilk/kök anlamı bulmak değil, aynı zamanda onun bu ilk/kök anlamından hareketle tarih boyunca kazandığı anlamların bir analizini yapmak ve gerek bu anlamların ve gerekse türevlerin içinde ilk/kök mânânın olup olmadığına bakmaktır.
İlk/kök mânâ bulunduktan sonra, kelimenin diğer türevleriyle de bu anlamın uyumlu olması ve aralarında semantik bağ’ın bulunması gerekir.
Semantik Analizin daha iyi anlaşılabilmesi için “Semantik Alan ya da Kavram Alanı” ile “Etimoloji” ve “Odak Kelime/Focus Word”nin ne anlama geldiğinin bilinmesinde yarar vardır.
Kur’ân-ı Kerîm’deki kelimeler veya kavramlar arasında çok sıkı bir anlam örgüsü vardır. Kelimeleri söz konusu bu anlam örgüsü içerisinde analiz etmek gerektiği için, birbirinden bağımsız olarak ele almanın, doğru anlamın elde edilmesinde bir faydası yoktur. İşte “kavram alanı” veya “semantik alan” ifadesiyle kastedilen şey, kelimeleri, tıpkı, mozaik bir yüzeyde olduğu gibi, aynı düzlem üzerinde birbirini sınırlandıran ve de tamamlayan parçacıklara benzer şekilde değerlendirmektir. Bu alan içindeki her kavramın değeri, ancak kaplamış olduğu yerle belli olmaktadır. (Aksan, 1995).
Etimoloji, bir dildeki kelimelerin ilk/kök anlamlarını meydana çıkarmayı amaç edinen bir ilim dalıdır (Palmer, 1991). Daha açık bir ifadeyle, etimoloji, kelimelerin şekil yapılarıyla, anlamları arasında irtibat sağlayan ve bu kelimelerin yapı ile anlamlarını köklerine doğru takib ederek ilk defa hangi köke dayandıklarını, hangi kavramları yansıttıklarını ve zaman içinde hangi evrelerden geçerek ne gibi gelişmeler gösterdiklerini inceleyen ve köken bilgisi ile diğer konuları araştıran dilbilimi dalıdır (Korkmaz, 1992).
Etimoloji, işte bu mânâda Semantik Analiz’de çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle Kur’ân dili olan Arapça’da kelimenin değişik mânâlara gelmesi sık karşılaşılan bir görünümdür. Bir iki mânâyı birleştirerek ikisinin birbirine yardımcı ve destekleyici olacak şekilde anlaşılması mümkün görülmektedir.
Herhangi bir kelimenin anlamı analiz/tahlil edilirken o kelimenin anlamıyla ilgili birçok kelimeyle karşılaşılır. Fakat bu kelimelerin hepsinin bileşkesi olan anlamı taşıyan bir kelime vardır ki buna “odak kelime/focus word” adı verilir. Odak kelimeyle, özel bir anahtar kelime yani ilk/kök mânâ anlaşılmalıdır. Bir kelime hazinesi içinde “Semantik Alan”ın yeri ne ise, “Odak Kelime”nin de diğer kelimeler içindeki yeri odur. Ayrıca odak kelime, bir alan içinde bulunan özel bir grup anahtar kelimeyi birbirinden ayıran bir kelimedir. Odak kelime elastikî bir kelimedir. Eğer bir kelime, bir semantik alanda odak kelime kabul edilmişse bu, kelimenin başka alan veya alanlarda normal bir kelime kabul edilmesine engel olmaz. (Örnek için ce-ne-ne köküne bkz, s. 136).
“Takvâ/ التقوى ” kelimesi, dilimize Arapça’dan geçmiş olan bir kelimedir. Bu kelimenin Türkçe sözlüklerdeki karşılığına baktığımızda, söz konusu kelimenin, birbirine yakın anlamlar verilerek tanımlandığını görüyoruz.
/Takvâ” kelimesi, Arapça’da “ و-ق -ى /Ve-Ka-Ye” kökünün bir türevidir. Dolayısıyla bu kökün sözlüklerdeki anlamlarını öncelikle görmemizde fayda vardır:
Dikkat edilirse, kelimenin kökünde “korkmak” değil, “korumak, korunmak, himaye etmek, sakınmak, içtinap etmek” anlamı vardır. Dolayısıyla “ و -ق -ى /Ve-Ka-Ye” kökünün ilk anlamı “korumak ve sakınmak”tır. Diğer bir deyişle “Takvâ” kelimesinin odak kelimesi/focus word’ü “korumak, sakınmak”tır. Takvâ, Allâh’ın vikâyesine (korumasına) girmek, emrini tutup azabından korunmaktır.
Bu anlamıyla takvâ, Arapçada geçen “el-Vera’ / الورع ”kelimesiyle de yakından ilişkilidir. Verâ’, kelime olarak, günahtan ısrarla kaçmak ve çekinmek anlamına gelir. Terim mânâsı, helalliği şüphe götüren her türlü yiyecek, eşya, para, söz ve davranışlardan ısrarla sakınmak ve kaçınmak demektir. “Harama düşme endişesiyle şüpheli şeylerden kaçınmak” (Curcânî, 1991, s.279) diye de tanımlanan “el-Vera’/ الورع ” hakkında, Hz. Peygamber (sav) bir hadisi şeriflerinde; “Verâ’ sahibi ol ki, insanların en çok ibadet edeni olasın.” buyurmuştur. [İbn Mâce, Zuhd 24 (c.II, s.1410)]. Takvâ’ya bu anlamı ile çok benzeyen “el-Vera’/ الورع ”, çok önemli bir kavramdır.
“el-Vera’/ الورع ” ile “Zühd/ الزهد ” arasında da yakın anlam ilişkisi vardır.“Vera’” gerçekleşip, iyice nefiste yer edince, ihtiyaçtan fazlasıyla uğraşmanın kötü bir şey olduğu düşüncesi doğar. Çünkü ihtiyaçtan fazlası; kişiyi, asıl amacına ulaşmaktan alıkoyar. Bu nefse iner ve onu isteğinden vazgeçirir. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terketmesi iyi müslüman oluşunun gereğidir.” (Tirmizî, Zühd, 11; İbn Mâce, Fiten, 12).
Şu halde, “Takvâ”, “Zühd” ve “Verâ’” kelimeleri, şüpheli şeylerden içtinap etmek, kaçınmak anlamları itibariyle birbirleriyle örtüşmekte ve aynı Semantik Alan içerisinde yer almaktadırlar. Bu yüzden birbirleriyle son derece uyumlu bir mânâ örgüsü içindedirler.
Kelimenin semantik analizini yaparak elde ettiğimiz sonuca göre “takvâ” nın semantik tanımı şu şekilde yapılabilir: Takvâ: Allâh’a karşı gelmekten sakınmak ve Allâh’ın azâbından korunmak için gerekli önlemleri almak ve daima bu bilinç ile Allâh’a derin bir saygı şuuru içerisinde bulunmaktır.(Gezgin, 2007).