Hristiyan İbadetleri

Hristiyanlıkta ibadet günlük, haftalık ve yıllık olarak üçe ayrılır.

Günlük İbadet

Hıristiyanlıkta günde kaç defa ibadet edileceği, tam tamına belirlenmiş değildir, muayyen vakitler de tayin edilmemiştir. Bunlar hıristiyanın şevk ve ihtiyacına bırakılmıştır. Daha ziyade güneş doğarken ve ikindi vakti duasına önem verilir. Ayin kilisede yapılacaksa, Kitab-ı Mukaddes’ten hamd ü senâya dair mezmurlar okunmasıyla başlar, ardından ilâhîler okunur ve nihayet bir dua ile bitirilir. Akşam duası aile içinde veya bir kilisede yapılabilir. “Ferdî dua” denilen dua da teşvik edilir. Bir de tefekkür duası vardır. Bu duada şahıs diz çöker, duanın sözlerini, mezmuru, kelime kelime düşünür ya da Kitab-I Mukaddes’teki bir pasajı tefekkür eder.

Haftalık İbadet

Haftalık ibadet pazar günü sabah ve akşam olmak üzere iki vakitte yapılır. Pazar ibadeti mutlaka kilisede ve papaz nezaretinde olur. İbadette Hristiyan Kutsal Kitabı’ndan parçalar okunur, ilahiler söylenir, dualar edilir ve vaazlar verilir.

Yıllık İbadet

Yıllık ibadet yıl içinde kutlanan bayramlar ve anma günlerine denir.

  • Noel: 354 yılında Papa Liberius 24 aralığı 25’e bağlayan geceyi İsa’nın doğum günü yıldönümü olarak ilan etmiştir. Doğu Hıristiyanları da üçüncü yüzyıldan itibaren 6 ocak tarihini Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutlamaya başlamışlardır. Bu günlerde Hıristiyanlar kiliselerde büyük ayin törenleri düzenler ve onu anmaya çalışırlar.
  • Paskalya: Hıristiyanlığın ilk devirlerindeki Yahudi Pesah bayramına denk olan bir bayramdır. Hıristiyanlar İsa’nın pazar günü dirilişini haftalık pazar ibadetleri vesilesiyle kutlarlardı. Buradan hareketle onun dirilişini anmak üzere her yıl ilkbaharda değişik tarihlerde yapılan bu seramoniye “Paskalya Yortusu” denilir oldu.
  • Haç Yortusu: İsa’nın üzerinde öldüğüne inanılan Haç, hıristiyanlar için bir tapınma nesnesi ve inançlarının simgesi durumuna gelmiştir.
  • Meryem Ana Günü: Meryem’e tapınma, İsa’nın anasına “Tanrı’nın Anası” ünvanı veren Efes Konsili’nin (431) kararıyla yaygınlaşmıştır.

Diğer İbadetler

Yukarıdakiler dışında Tanrı’ nın hoşnutluğunu kazanmak için yapılan bazı ibadetler daha vardır.

  • Oruç
  • Hac
  • Ascension
  • Pentikost
  • Annonciation
  • Assomption

Hristiyan Ayinleri (Sakramentler)

“Ayin” i daha geniş manâda ve bütün çeşitlerini de içine alarak ifade etmek için kullanılan kelime ise, “sakrament”tir. Sakrament, “Hristiyanların, kendi kurtuluşları için İsa’nın acı çekişi (passion), ölümü ve dirilişini ifade eden paskalya sırrına iştirak etmeleri amacıyla İsa Mesih tarafından kurulan bir alamettir” diye tarif edilmektedir.

Katolikler ve Ortodokslara göre Hristiyan sakramentlerinin sayısı yedidir ve aşağıda maddelenmiştir.

  • Vaftiz
  • Evharistiya
  • Konfirmasyon (Vaftizi Kuvvetlendirme)
  • Hastaları Yağlama
  • Tevbe
  • Evlilik
  • Rahip Takdisi

Hristiyan Kilisesi ve Mezhepleri

Kilise

Aslı Yunanca ekklesia olan, toplantı, cemaat gibi anlamlara gelen “kilise” kelimesi, her şeyden önce Hz. İsa’ya inanan Hristiyan cemaatinin tamamını ifade etmektedir. İlk Hristiyan cemaati (kilisesi) Filistin’de yaşayan Mesih’e inananlar grubu idi. Kilise’nin bir ibadet yeri olarak ortaya çıkışı İmparator Konstantin döneminde gerçekleşmiştir. Hristiyanlık tarihinde bilinen en eski kiliselerin Latran’ da inşa edilen Aziz Yohannes ve Aziz Sabin kiliseleri olduğu bilinmektedir. Kiliseler en yaygın olarak Ortaçağ Döneminde Hristiyanlıkta gelişmiştir.

Hristiyan Mezhepleri

Başlıca hristiyanlık mezhepleri;

  • Katoliklik
  • Ortadoksluk
  • Protestanlık

Olarak sıralanmaktadır. Ayrıca Monofizit Kilseler olarak tanımlanan ve Ortadoks kiliseleri içerisinde gösterilmelerine rağmen bağımsız ve özerk olan Süryani, Ermeni, Habeş ve Kıpti kiliseleri de bulunmaktadır.

Katoliklik: Evrensel anlamına gelen Katoliklik en büyük Hristiyan mezhebidir. Katolik mezhebini temsil eden kilise, Roma Katolik Kilisesi’dir. Merkeziyetçi, dogmatik ve geleneği ön plana çıkaran yapısıyla diğer kiliselerden farklı bir özelliğe sahip olan Katolik Kilisesi, Latin dünyasında şekillenmiş ve bir anlamda Roma İmparatorluğunun başından beri tercih ettiği Hıristiyanlık yorumunun devamı olma iddiasını korumuştur. Katolik Kilisesi ruhban sınıfı hiyerarşisinin zirvesinde Papa bulunmaktadır. Papa rûhânî Vatikan Devleti’nin başkanıdır.

Katolik Mezhebinin başlıca özellikleri şunlardır:

  • Tüm Katolik dünyasının dinî lideri Papa’dır. Papa, Petrus’un halefi, Hz. İsa’nın ise vekilidir. Kararları tartışılmaz, zira o, yanılmaz otoritedir.
  • Roma Kilisesi diğer kiliselerin rûhânî merkezidir ve hepsinden üstündür. Kilise dışında kurtuluş yoktur. İncil’i yorumlama yetkisi Kilise’ye aittir.
  • Kutsal Ruh Baba ve Oğul’dan neş’et etmiştir.
  • İsa’da ilâhî ve insanî iki tabiat vardır.
  • İsa gibi Meryem de günahsızdır, aslî suçtan uzaktır, Tanrı yanında Şefaatte bulunabilir ve göğe yükselmiştir.
  • Azizler de Tanrı katında sözcü olur, şefaatte bulunabilirler. Onların resimlerine ve kutsal emanetlerine saygı gösterilir. Adlarına hemen her gün ayin düzenlenir.
  • İnsan aslî suçu üzerinde taşıyarak dünyaya gelir. Bundan ancak vaftiz olarak kurtulabilir. Vaftiz su dökülerek yapılır. Vaftiz olmadan ölen kimse cehennemlik sayılır.
  • Günah çıkarma çok önemlidir. Ergenlik çağına giren her Hristiyan’ın yılda bir defa günah çıkartması 1215 yılında toplanan Lateran Konsili’nde karara bağlanmıştır.
  • Yedi sakrament vardır. Ruhban sınıfı evlenemez. Ruhban sınıfı dışında evlenenler boşanamaz. Kilisede yapılmayan nikah sahih değildir. Boşandıktan sonra evlenmek zina sayılır.
  • Yirmi bir konsil ve kararlarını kabul ederler.
  • Son yargı gününü, cennet, cehennem ve a’rafı kabul ederler.

Ortodoksluk: Yunanca “doğru” anlamında “orthos” ve “düşünce, “inanç” anlamındaki “doxa” kelimelerinden oluşan Ortodoks terimi, genel anlamıyla bir dinin öğretisine, doktrin ve dogmasına; herhangi bir öğretinin ilkelerine, geleneksel olarak doğru kabul edilen düşüncelere ya da görüşlere uygun düşünce inanç ve bu inancı benimseyen kişi veya gruplara verilen isimdir. Doğu ve batı kiliseleri arasında yaşanan tartışma ve zıtlaşmalar ve dönemin siyasal ve tarihi gelişmeleri sonucu, 1054 yılında doğu kilisesi batı kilisesinden ayrılmış ve ortodoksluk adını almıştır.

Ortodoks kiliseler kendi başpiskoposlarınca yönetilen otosefal ve bi rana kiliseye bağlı olan otonom kiliseler olmak üzere ikiye ayrılır. Otosefal kiliseler 14 tanedir ve bunlar, İstanbul, İskenderiye, Antakya, Kudüs, Bulgar, Sırp, Moskova, Rumen patriklikleri, Gürcistan katolikosluğu, Kıbrıs, Yunan, Polonya, Arnavutluk, Çekoslavakya kiliseleridir. Ototnom Ortodoks kiliselerinin sayısı ise 6 dır.

Bunlar Finlandiya kilisesi, Japon kilisesi, Çin kilisesi, Estonya-Litvanya kilisesi, Macar kilisesi ve Makedon kilisesidir.

Ortodoks mezhebine göre, patrik ve başpiskoposlar ruhani başkandır, piskoposlar meclisi kararlarını geçerli sayarlar ilk yedi konsül dışındaki konsülleri kabul etmezler. Kilise babalarının metinleri de ikinci derecede saygındır, kiliselerde yanılmaz hata yapmaz bir otorite yoktur. İkonlar semavi varlıkların vücutsuz ruhlarını temsil ederler, çocuklar vaftiz edilerek şeytani kötülüklerden korunmuş sayılır. İbadetlerini sabah, gündüz, akşam ve gece vakitlerinde yaparlar, papazlar evlenebilirler fakat keşişler piskoposlar ve patrikler evlenemezler, boşanmaya bazı şartlar altında izin vardır.

Protestanlık: Protestan terimi, Kendilerini Roma Katoliklerinden ve Ortodoks Doğu Kiliselerinden bilerek ayrı tutan Hristiyan Kiliseleri ve toplulukları için genel olarak ilk defa 1529’da Spire’de toplanan bir politik mecliste kullanılmıştır. Bu tarihten sonra Lutherci reformları benimseyenler Protestan olarak anılmaya başlamıştır.

Protestanlığın genel özellikleri şunlardır:

Papa tek otorite değildir. Hristiyanlığı bilen herkes otoritedir papanın dünyevi hiçbir yetkisi yoktur ve imparatordan üstün değildir, kilisede hiyerarşi olamaz papa ve piskoposlar Hristiyanlara hizmet etmelidir. Laikle ruhban arasında bir fark yoktur, laik papazlık yapabilir ve papazlar evlenebilir.

Ayrı bir kilise hukuku olamaz, cemaat papaz olarak kimi seçerse ayinleri o kişi yapar, tanrı dışında kimse günahları bağışlayamaz, dini konularda başvurulacak tek kaynak kutsal kitaptır ve kutsal kitabı herkes yorumlayabilir.

Sakramentlerden ilk ikisini Kabul ederler, günah çıkarmayı Kabul etmezler, kiliselerde resim heykel ve tasvirlere yer vermezler, haç bulundurmaz ve haç çıkarmazlar, ibadet ve ayinler anadillerinde yapılır, araf ve ebedi cezaya inanmazlar, azizleri Kabul etmezler, teslise inanırlar, ruhani başkanları yoktur, farklı anlayışa sahip kiliseler şeklinde faaliyet gösterirler, rahipler evlenebilir,

Monofizitizm, Hz. İsa’da ilâhî ve beşerî iki tabiatın birleşerek tek tabiat olduğunu savunan anlayışa verilen isimdir. Bunlar Doğu Ortodoks kiliseleri içinde gösterilmelerine rağmen, bağımsız ve özerktirler. Süryânî, Ermeni, Habeş ve Kıptî kiliseleri monofizit kiliseler olarak tanınmaktadır.

Süryani Kilisesi, 325 yılında yapılan Birinci İznik Konsili’nde kabul edilen dört büyük patriklik merkezlerinden biri ve en eskisi olan Antakya Bağımsız Süryani Ortodoks Patrikliği’ne bağlıdır. Mardin’in doğusunda bir dağın eteğinde kurulmuş bulunan Deyru’z-Zafaran (Zafaran Manastırı) 1932 yılına kadar Süryani Kilisesi’nin patriklik merkezliğini yapmıştır. Ancak 1932 yılında dönemin patriği İlyas’ın ölümü sonrası Suriye’de yapılan seçim ile patriklik Suriye’ye geçmiş ve merkezi de Şam olmuştur. Türkiye’de ise yoğun olarak, Doğu ve Güneydoğu bölgeleriyle İstanbul’da yaşamaktadırlar.

Süryani kilisesi Allah melekler peygamberler vahiyle gelen kitaplar kıyamet cennet ve cehennemi hak sayar, teslis vahdaniyet oluşturur, ilk üç konsülü tanırlar, kilise İsa tarafından kurulmuş ve ebedidir, kilisede üç rütbe vardır, namaz oruç perhiz vaftiz evlenme ölüm merasimleri tövbe ve itiraf başlıca ibadetleridir. Namaz adını verdikleri ayinleri rüku ve sücutludur, yedi namaz vakitleri vardır, günah itirafı ruhanilere yapılır ve çeşitli cezalar verilir.

Ermeniler, 301 yılında Aziz Gregor’un öncülüğünde Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Bu yüzden Ermeni Kilisesi’ne aynı zamanda Gregoryan Kilisesi de denir. Hıristiyanlığı toplu olarak ilk kabul eden milletlerden birisi, hatta ilki olduklarını ileri sürerler. Aziz Gregor, ilk Ermeni Kilisesi’ni Erivan yakınındaki Eçmiyazin’de kurmuştur. Bundan dolayı Eçmiyazin’in Ermeniler nezdinde önemli bir yeri vardır. Onlara göre Hz. İsa Eçmiyazin’e inmiş, ve Ermeni Kilisesi’ni kurmuştur. Ermenilerin en yüksek dinî makamı olan katolikosluk orada kurulmuş, 901 ile 1441 yılları arası hariç, bugüne kadar da varlığını ve Ermeniler arasındaki itibarını sürdürmüştür.

Ermeni Kilisesi Milli bir kilisedir, ilk üç konsülü kabul eder, Hz. İsa’nın tek tabiat olduğuna inanır, günahların bağışlanmasını kabul etmez, alt rütbedeki kilise görevlilerine evlenme izni vardır, ikonlar ve tasvirler yoktur, Ermeni kilisesinde kurban anlayışı vardır.

Hristiyanlıkta Yeni Dini Hareketler

Son asırlarda Hristiyan dünyasında ana kiliselerin dışında, çoğu onlara eleştirel bir anlayışla bakan yeni dini hareketler ortaya çıkmıştır. Eleştirilerinin temelinde kimi zaman inanç, kimi zaman ise ibadet konuları yer almaktadır. Geleneksel mezheplerin orijinallikten uzaklaştıklarını gerekçe göstererek, Hıristiyanlığı yeniden asli haline döndürmeyi hedeflemektedirler. Bu hareketler isimlerini genellikle kurucularından ya da amaç edindiği anlayıştan almaktadırlar. bu hareketlerden önemlileri

Yahova şahitleri, Mormonlar, Babtistler, Metodistler, Adventistler, Üniteryanladır.

Hristiyanlığın Diğer Dinlere Bakışı
Hristiyanlığın diğer dinlere bakışı üç başlık altında incelenebilir, Kilise merkezli dışlayıcı bakış, hıristyanlık dışındaki dinleri uydurma sayar, Çoğulcu yaklaşım, kapsayıcı ve uzlaştırıcı yaklaşımdır.

Hıristiyanlık Yahudiliğin kutsal kitabı eski ahidi kutsal sayar ve kullanır ama Yahudiliğe bakışı olumsuz ve düşmancadır.

Hıristiyanlığın İslam’a bakışı ise İslam’ın ilk yıllarında ılımlı barışçıl iken islam siyasi güç ve otorite kazandıkça düşmanca olmuştur. Bugünkü gelinen noktada Müslümanlara genel olarak tek Allah inancına bağlı, peygamber ve kitabı olan, dolayısıyla saygı duyulması gereken dindar insanlar gözüyle bakmaktadırlar. Hıristiyanlık asırlar boyunca Hindistan bölgesinde bir varlık gösterememiştir Ancak Hinduizm’in ve Budizm’in Batı’ya nüfuz etmeye başlaması, bu dinler üzerine daha ciddi eğilmelerine yol açmıştır. 16. Yüzyıldan sonra bu bölgelere sistemli misyon ve sömürgecilik hareketleri başlatmışlardır. II Vatikan Konsili’ne kadar bu şekilde gelinmiş, ancak bu tarihten sonra misyon metotları içine konan “İnkültürasyon” (Hristiyanlık değerlerinin başka dinlere ve kültürlere aşılaması) çalışmalarının merkezi Hindistan olmuştur. II. Vatikan Konsil kararında Hinduizm ve Budizm’den övgüyle söz edilmiştir. Saygı, diyalog, misyon, inkültürasyon ve “Mesihi tamamlama” kavramlarıyla İyi ilişkiler kurulacak, sonra da o dinlerde ve kültürlerdeki manevi ve ahlaki değerler korunarak, Hristiyan öğretisi aşılanarak geliştirilecek ebedi kurtuluşları tamamlanacaktır. Bu plan dâhilinde onlardan “Putperestler” olarak söz edilmeyecektir. Böylece Hinduizm gerçek Tanrı’ya yönelişin bir yolu sayılmıştır. Hinduizm’le ilişkilerde olduğu gibi, Buda’nın da Mesih olduğu söylenir. Buda’nın öğretileri Hıristiyanlık açısından yorumlanarak, Budizm’in aslında tanrısız din olmadığı iddia edilir.

DHBT Sınavı
22.09.2024
0
Gün
0
Saat
0
Dakika
0
Saniye