Nâfile, farz ve vâcip olan ibadet yerine getirildikten sonra, onlar dışında daha fazla sevap elde etme amacıyla yapılan ilâve ibadeti ifade eder.
Bir vakti bulunan nâfile namazlara revâtib sünnetler denir. Bunlar belli bir düzen ve tertip içinde, beş vakit farz namazlarla birlikte kılındığı için bu şekilde adlandırılmıştır. Bunların bazıları müekked, bazıları gayr-i müekked sünnettir.
Hanefî literatüründe
sünnet-i müekkede olan nâfile namazlar kısaca “sünnet”
gayr-i müekked olanlar ise “müstehap” veya “mendup”
diye adlandırılmıştır. Ramazan ayında yatsı namazından sonra kılınan teravih namazı da, sünnet-i müekkede türündendir ve ramazan ayına mahsus olmak üzere teravihten sonra düzenli olarak kılındığı için aynı zamanda revâtib kapsamında yer alır.
(Farzlara Tâbi Olan Nâfile Namazlar)
Farzlara tâbi nâfile namazların sayısı toplam 20 rek’at’tir. Sabah, öğle, ikindi, akşam va yatsı namazlarının sünnetleridir.
aa) Müekked Sünnetler
Sabah, öğle, akşam ve cuma namazının sünnetleri ile yatsının son sünneti müekked sünnettir.
Şâfiî mezhebine göre : Müekked sünnetler, sabahın farzından önce iki, öğlenin farzından önce ve sonra ikişer, akşamın farzından sonra iki ve yatsının farzından sonra iki olmak üzere toplam 10 rek‘attır. Cuma namazının farzından önce ve sonra kılınan ikişer rek‘at sünnet de müekked sünnettir.
bb) Gayr-i Müekked Sünnetler
İkindi namazının sünneti ile yatsı namazının ilk sünneti gayr-i müekkeddir.
Şâfiî mezhebine göre,
Öğlenin sünnetlerini dörder rek‘at kılmak,
İkindinin farzından önce dört rek‘at,
Akşamın farzından önce iki rek‘at namaz kılmak;
gayr-i müekked sünnet sayılmıştır. Cuma namazının sünnetlerini dörder rek‘at olarak kılmak da böyledir.
Hanefîler’den farklı olarak Şâfiîler’de, yatsının farzından önce dört rek‘at sünnet yoktur, buna mukabil yine Hanefîler’in tersine olarak akşam namazından önce iki rek‘at sünnet vardır.
Nâfile namazların en kuvvetlisi sabah namazının sünnetidir. Bu yüzden bütün nâfile namazlar oturarak kılınabildiği halde, sabah namazının sünnetini mazeret olmaksızın oturarak kılmak câiz görülmemiştir. Aynı şekilde, cemaat imamla birlikte namaza başladıktan sonra mescide gelen kişinin nâfile namaz kılması câiz değilken, sabah namazı bundan istisna edilmiştir. Buna göre, sabah namazının farzı kılınırken, imamın selâm vermesinden önce farza yetişebileceğini kestiren kişi önce sabah namazının sünnetini, gerekirse en kısa şekilde kılar, sonra imama uyar. Sabah namazının sünnetinin ilk rek‘atında Fâtiha’dan sonra Kâfirûn, ikincisinde İhlâs sûresini okumak sünnettir.
Sabah namazının sünnetinden sonra en kuvvetli sünnet, bazı âlimlere göre akşamın sünnetidir ve bundan sonra öğle namazının ilk sünneti gelir.
İlgili olduğu farz namazın vaktinde kılınamayan sünnetler, daha sonra kazâ edilmezler. Fakat sabah namazının kazâya kalması durumunda, henüz başka bir vakit namazının vakti girmediği için, farzıyla birlikte sünneti de kuşluk vaktinde kazâ edilebilir. O gün öğle namazından önce kuşluk vaktinde kılınamamışsa sabah namazının sünneti artık kazâ edilmez.
Başlanmış nâfile namazın tamamlanması gerekir.
Hanefîler’e göre :Başlanmış nâfile namaz herhangi bir nedenle bozulacak olursa kazâ edilmesi vâcip.
Şâfiîler’e göre : Bozulan nâfile namazın kazâ edilmesi gerekmez.
Mâlikîler’e göre : Farzdır
Nâfile namazların evde kılınması daha faziletlidir.
Nâfile namazların bütün rek‘atlarında kıraat farzdır.
Hanefîler’e göre : İki veya dört rek‘atta bir selâm verilebilir.
Şâfiîler’e göre : Nâfile namazlarda iki rek‘atta bir selâm vermek sünnet
Gündüz kılınan nâfilelerde dört, gece kılınan nâfilelerde sekiz rek‘attan fazlasını tek selâm ile kılmak mekruhtur.
İkindinin sünneti ile yatsının ilk sünnetinin birinci oturuşunda Tahiyyât’tan sonra Salli-Bârik ve ayağa
kalkınca namaza yeni başlıyormuş gibi Sübhâneke okunur.
Nâfile namazlarda mutlak niyet yeterlidir. Yani bir belirleme yapmaksızın namaz kılmaya niyet edilebilir.
Farz namazlarla kazâ namazlarında ve vâciplerde hangi namazın kılındığının belirlenmesi ve ona niyet edilmesi gerekir.
Nâfile namazlar, farz namazlardan farklı olarak binek üzerinde kılınabileceği gibi binek üzerinde olmaksızın istenirse oturarak da kılınabilir. Fakat ayakta kılmak daha faziletlidir.
Nâfile namazın oturarak kılınabileceği hükmü, kıraatin oldukça uzun tutulma geleneği dikkate alınarak verilmiş bir hükümdür. Yoksa normal şartlarda, Fâtiha’dan sonra Kevser ve İhlâs sûresinin okunacağı iki rek‘at nâfile namazın oturarak kılınması tabii ki uygun değildir.
Peygamberimiz, öğle ve yatsı namazlarının ikişer rek‘at olan son sünnetlerini bazan dört, akşam namazının sünnetini de altı rek‘at olarak kılmıştır. Bu sebeple Hanefî mezhebine göre, öğle ve yatsının son sünnetlerine iki rek‘at daha ilâve edilerek dörder rek‘at kılmak ve akşam namazının sünnetini altı rek‘at olarak (evvâbîn) kılmak mendup sayılmıştır.
b) Teravih Namazı
Teravih, Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup “rahatlatmak, dinlendirmek” gibi anlamlara gelir. Ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan sünnet namazın her dört rek‘atının sonundaki oturuş, tervîha olarak adlandırılmış, sonradan bu kelimenin çoğulu olan terâvih kelimesi ramazan gecelerinde kılınan nâfile namazın adı olmuştur.
Teravih namazının 20 rek‘at’tır. Teravih on selâm ile kılınır ve beş tervîha (dinlenme) yapılır. Yani her iki rek‘atta bir selâm verilip, her dört rek‘atta bir istirahat edilir. Beşinci tervîhadan sonra yine cemaatle vitir namazı kılınır.
Tervîha: Dinlenme
Revâtib sünnetler dışındaki nâfile namazlar ise sünen-i regaib adını alır. Bunlar, Hz. Peygamber’in uygulamalarına dayanılarak belirli zamanlarda veya bazı vesilelerle ya da kişinin kendi isteğiyle herhangi bir zamanda Allah’a yakınlaşmak ve sevap kazanmak amacıyla kılınan namazlardır. Bunlar gönüllü olarak kendiliğinden kılındığı için “gönüllü (tatavvu) namazlar veya arzuya bağlı namazlar” olarak da adlandırılır.
Tatavvu: Gönüllü namazlar (arzuya bağlı)
a) Teheccüt Namazı
“Hem uyumak hem uyanmak” anlamına gelen teheccüd sözcüğü, terim olarak “geceleyin uyanıp namaz kılmak ve gece namazı” anlamındadır. Dilimizde teheccüt kelimesi, farz ve vâcip namazlarla teravihin dışında, geceyi ihya için kılınan namazların tümünü ifade edecek şekilde kullanılmaktadır.
Teheccüt namazının rek‘at sayısı, bu konuda çeşitli rivayetler bulunmasından dolayı net olarak belli olmamakla birlikte dört veya sekiz rek‘at olarak kılınabileceği gibi iki rek‘at olarak da kılınabilir.
b) Kuşluk Namazı
Diğer adı, “duhâ namazı”dır.
Kuşluk namazı kılmak müstehap olup, güneşin bir mızrak boyu yükselmesinden, yani güneşin doğması üzerinden takriben 45-50 dakika geçmesinden zeval vaktine kadar olan süre içerisinde iki veya dört veya sekiz veya on iki rek‘at kılınabilirse de, en faziletlisi sekiz rek‘at kılmaktır.
c) Evvâbîn Namazı
Evvâb “tövbe eden, sığınan” anlamına geldiğine göre evvâbîn namazı, tövbe eden ve Allah’a sığınanların namazı demektir. Peygamberimiz “Kim akşam namazından sonra kötü bir şey konuşmaksızın altı rek‘at namaz kılarsa, bu kendisi için on senelik ibadete denk kılınır” demiştir (Tirmizî, “Salât”,202). Altı rek‘atlık bir namaz olan evvâbîn namazı, tek selâmla kılınabileceği gibi üç selâmla da kılınabilir.
d) Tahiyyetü’l-mescid
Tahiyyetü’l-mescid, mescidin selâmlanması, saygı gösterilmesi demek ise de esasında mescidlerin sahibi olan Allah’a saygı ve tâzim anlamını içermektedir.
Kerâhet vakitlerinde mescide giren kimsenin bu namazı kılması
Hanefîler’e ve Mâlikîler’e göre : Mekruhtur. Kişi bunun yerine tesbih ve tehlîlde bulunarak ve salavat getirerek mescidi selâmlamış olur. Normal vakitlerde mescide girdiği halde tahiyyetü’l-mescid kılamayan kimsenin, bunun yerine dört defa “Sübhânellahi ve’l-hamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber” demesi menduptur.
Şâfiî mezhebine göre : Mescide ne zaman girilirse girilsin bu namazın kılınması müstehaptır.
Cuma vakti hatip hutbedeyken mescide giren kimse
Hanefî ve Mâlikîler’e göre : Tahiyyetü’l-mescid kılamaz.
Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre :Uzatmamak ve iki rek‘atı geçmemek şartıyla bu durumda tahiyyetü’l-mescid kılınır.
Mescide günde birden fazla girilmesi halinde bir kere tahiyyetü’l-mescid kılmak yeterlidir.
Mescide girildikten sonra tahiyyetü’l-mescid kılmadan oturulursa
Hanefî ve Mâlikîler’e göre :Bu namaz, yine de kılınabilir; ancak oturmadan önce kılmak daha faziletlidir.
Şâfiîler’e göre : Eğer kişi kasten oturmuşsa bu namaz sâkıt olur (düşer).
Bir mescide, herhangi bir namazı kılmak için veya farz kılmak ve imama uymak niyetiyle girmek ve oturmadan o namaza başlamak da tahiyyetü’lmescid yerine geçer.
e) Abdest ve Gusülden Sonra Namaz
Abdest alındıktan sonra veya gusül yapıldıktan sonra iki rek‘at namaz kılmak güzel karşılanmıştır.
Abdest namazı
Hanefîler’e göre mendup (müstehap),
Şâfiîler’e göre sünnettir.
Bununla birlikte abdest aldıktan hemen sonra başka bir sünnet veya farz namaz kılınacaksa, kılınan namaz aynı zamanda abdest namazı yerine de geçer.
İhrama girmek için iki rek‘at namaz kılmak da müstehap görülmüştür.
f) Yolculuğa Çıkış ve Yolculuktan Dönüş Namazı
Bu namaz, yolculuğa çıkarken işlerini kolaylaştırması ve sağ salim yuvasına kavuşturması için Rab Teâlâ’ya yakarmak, yolculuktan döndükten sonra da yuvasına, eşine, dostuna kavuşturduğu için teşekkür etmek için kılınır ve menduptur.
**Faziletli olan, yolculuğa çıkarken evde, yolculuktan döndükten sonra mescidde kılmaktır.**
g) Hâcet Namazı
İhtiyaç ve dilek namazı.
Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuştur:
“Kimin Allah’tan veya insanlardan bir dileği varsa, şartlarına uygun güzel bir abdest alsın, sonra Allah’ı övgüleyip senâ etsin, Allah resulüne salât ve selâm getirsin. Daha sonra şöyle desin: Lâ ilâhe illallâhü’l-halîmü’l-kerîm. Sübhânallâhi Rabbi’l-arşi’l-azîm. Elhamdü lillâhi rabbi‘l-âlemîn; Es’elüke mücîbâti rahmetike ve azâime mağfiretik; ve’l-ismete min külli zenbin ve’l-ganîmete min külli birrin ve’sselâmete min külli ism. Lâ teda’ lî zenben illâ gaferteh; ve lâ hemmen illâ ferrecteh; velâ hâceten hiye leke rıdan illâ kadaytehâ. Yâ Erhame’r-râhimîn!” (Tirmizî, “Salât”, 140, 348).
Hâcet namazı dört veya on iki rek‘at olarak kılınır. Dört rek‘at olarak kılındığı takdirde birinci rek‘atında Fâtiha’dan sonra üç Âyetü’l-kürsî, diğer üç rek‘atında ise Fâtiha’dan sonra birer kere İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri okunur.
Namazdan sonra hadiste bildirilen hâcet duasını okur ve isteğini Cenâb-ı Rabbi’l-âlemîn’e iletir.
Hak tecellî eyleyince her işi âsân eder
Halk eder esbâbını bir lahzada ihsân eder.”
h) İstihâre Namazı
İstihara namazı iki rek’at’tir.
İstihâre “hayırlı olanı istemek” anlamına gelir. Kişi yapacağı işi veye beklediği bir sonucu kendisi için olumlu veya olumsuz hangisi hayırlı olacaksa onu Allah’tan bir işaret olarak kendine bildirmesini istemektir. Sonuç alınamazsa üç kere veya yedi defa tekrarlanabilir.
i) Tövbe Namazı
Esasen tövbe ve istiğfarda bulunmak için günah işlemiş olmak gerekmez. Sık, sık tövbe namazı kılmak daha iyidir.
Tövbe namazı iki rek‘at olarak kılınabileceği gibi daha fazla da kılınabilir.
j) Tesbih Namazı
Tesbih namazı, ömürde bir kez olsun kılınması tavsiye edilen mendup bir namazdır.
Tesbih namazı dört rek‘at olup şöyle kılınır: Allah rızâsı için namaz kılmaya niyet edilerek namaza başlanır.
Sübhâneke’den sonra 15 kere
Sübhânellâhi ve’l-hamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber denir.
Sonra eûzü besmele çekilir, Fâtiha ve sûre okunduktan sonra 10 kere
rükûa varınca 10 kere
rükûdan doğrulunca 10 kere
birinci secdede 10 kere,
secdeden kalkınca 10 kere,
ikinci secdede 10 kere söylenir.
Böylece rek‘at’ların toplamında 75 tesbih yapılmış olur.
İkinci rek‘ata kalkılınca yine 15 kere tesbih okunur, Fâtiha ve sûre okunduktan sonra 10 kere, ardından geri kalan kısım aynı şekilde tekrarlanır ve böylece 4 rek‘at tamamlanmış ve toplam üç yüz tesbih edilmiş olur.
Aslolan herkesin bu namazı tek başına kılmasıdır.
Tesbih namazında sehiv secdesini gerektiren bir şey olursa, sehiv secdesi normal olarak yapılır, o secdelerde bu tesbih yapılmaz.
k) Yağmur Duası
Bir bölgede kuraklık olması durumunda o bölge sakinlerinin mümkünse topluca bölge dışına, açık bir alana çıkıp tövbe istiğfardan sonra Cenâb-ı Allah’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur göndermesini istemeleri, bunun için dua etmeleri, yalvarıp yakarmaları sünnettir. Bu duaya “istiska duası” denir ki, su isteme, yağmur isteme anlamına gelir. Yağmur duasına çıkıldığında duadan önce iki rek‘at namaz kılınabilir.
Rivayet edildiğine göre Peygamberimiz bir cuma günü hutbe okurken bir adam gelip,
– “Ey Allah’ın elçisi! Hayvanlar telef oldu, dua et de Allah bize yağmurversin!” demiş, Peygamberimiz de bunun üzerine ellerini kaldırarak,
“Allahümme, eskınâ! Allahümme, eskınâ!” (Ey Allahım! Bize su ver, yağmur ver)” diye dua etmiş ve bu duanın ardından gökte hiçbir yağmur belirtisi yokken birden bulutlar görünmüş ve ardından yağmur yağmaya başlamıştı. Bu durum bir hafta sürdü.
Ertesi cuma bir adam gelerek “Ey Allah’ın elçisi, yağmur sebebiyle, mallarımız telef oldu, yollarımız kapandı. Allah’a dua etseniz de şu yağmuru durdursa!” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz Allahümme havâleynâ velâ aleynâ. Allâhümme! ale’l-âkâm ve’d-dırâb ve butîni’l-evdiye ve menâbiti’ş-şecer (Allahım! Üzerimize değil, çevremize; Allahım, dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç biten yerlere) diye dua etti ve yağmur hemen kesildi (Buhârî, “İstiska”, 6; Müslim, “İstiska”, ,8).
İstiska duası: Su isteme, yağmur isteme duası
l) Küsûf ve Hüsûf Namazları (Güneş ve Ay Tutulması Esnasında Namaz)
Güneş tutulmasına küsûf, ay tutulmasına hüsûf denir.
Güneş tutulduğu zaman, ezansız ve kametsiz olarak, en az iki rek‘at olmak üzere toplu olarak namaz kılınır. İmam her rek‘atta normal namazlara göre daha uzun ve açıktan kıraatte bulunur. Namazdan sonra imam kıbleye karşı ayakta veya cemaate dönük şekilde oturarak dua eder. Cemaatle kılınmadığı durumlarda bu namaz tek başına da kılınabilir.
Ebû Hanîfe ve Mâlik, ay tutulması güneş tutulmasından daha fazla olduğu halde Peygamberimiz’in bu sebeple namaz kılmadığını öne sürerek, hüsûf namazının sünnet olmadığını söylemişlerdir. Ancak böyle bir durumda tek başına iki rek‘at namaz kılınabilir, müstehaptır.
Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel’e göre ise hüsûf namazı da küsûf namazı gibi sünnettir, cemaatle kılınır.
Bu durumlarda namaz ve dua, tabiat olaylarının insanlarda ve çevrede hâsıl edebileceği olumsuz etkilere karşı Allah’tan yardım dileme mahiyetindedir.
m) Mübarek Gecelerde Namaz Kılmak
Müslümanlar için çeşitli sebeplerle mübarek sayılan birçok gece mevcuttur.
Üç ayların birincisi olan recep ayının ilk cuma gecesi Regaib gecesi ve 27. gecesi de Mi‘rac gecesidir. Üç ayların ikincisi olan şâban ayının 15. gecesi Berat gecesidir.
Üç ayların üçüncüsü olan ramazan ayının 27. Gecesi ise Kadir gecesidir.
Bu mübarek gecelerle ilgili özel nâfile namaz yoktur. Fakat bu geceleri vesile ederek nâfile namaz kılmak, Kur’ân-ı Kerîm okuyarak üzerinde düşünmek, tezekkür ve tefekkür etmek yararlı olur. Peygamberimiz Kadir gecesinde nasıl dua edebileceğini soran Âişe vâlidemize şöyle demesini tavsiye etmiştir: Allahümme, inneke afüvvün tühibbü’l-afve fa‘fü annî (Ey Allahım! Sen şüphesiz çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet) (Tirmizî, “Da‘avât”, 84).