“Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’ın doğru yolu göstermek üzere bütün insanlığa gönderdiği ve korumasını kendi üzerine aldığı ilahi kitaptır” (Hicr Sr. 9. Ayet)
Sünnet ise, hadis kitapları yanında, çeşitli siyer kaynakları, sözlü gelenek ve İslam toplumu tarafından canlı biçimde yaşatılarak sürdürülen fiili geleneğe dayanır.
Kur’an ve sünnet arasında bir ayrılık yoktur. Sürekli bir bütünlük içinde algılanması gerekir. Kur’an sünnet bütünlüğünü anlamak, Kur’an-ı doğru anlama çabasıyla eşdeğerdir. Kur’an ve sünneti anlamanın ve aralarındaki ilişkiyi en doğru şekilde kurmanın yolu tefsir, hadis ve fıkıh bilginlerinin ortaya koyduğu usuller ve esdaslara göre hareket etmekten geçer
Çağımızda anlama konusunda ki farklılıklar, usule dair gerekli ilmi alt yapı eksikliklerinden kaynaklanmaktadır.
Sevad-ı Âzam: İslam toplumunu teşkil eden ana kitle.
100’ü aşkın âyeti kerimede Hz. Peygamber’in ve Sünnetinin önemi vurgulanmaktadır.
İttiba: Beşer cinsinden birine uymayı ifade eder. Bu yönüyle itaatten ayrılır.
İnananlardan sadece Allah ve Resûlüne iman ve itaat değil, aynı zamanda Hz. Peygamber’e ve ailesine saygı ve sevgi de istenmektedir. Bazı ayetlerde Hz. Peygamber’in Kararlarına rıza göstermek, gönül huzuru ile bu kararların gereğini yerine getirmek açıkça emredilmiştir.
Kur’an dışında da Hz. Peygambere vahiy gelmiştir. Bunlar 20 kadardır. Gayri metlüv (namazda okunmayan vahiy) denir.
Allah Teala gönderdiği vahyin anlaşılması ve bir toplumda yaşanılır hale gelmesi için Hz. Peygamber’i göndermiştir. Sadece O’na inanmak yeterli görülmemiş, itaat etmek, örnek almak, verdiği hükmü kabul etmek, isyandan kaçınmak, saygı ve sevgi göstermek ve açtığı doğru yoldan gitmek de emredilmiştir.
Kur’an Sünnet bütünlüğünün en açık şekilde görüldüğü anlardan biri Hz. Peygamber’in pek çpk ayeti açıklamak üzere ortaya koyduğu tasarruf, beyan ve davranışlarıdır. Kur’an ile irtibat lafzi, filolojik, zahiri ve keyfi olursa burada anlamaktan söz etmek imkânsızdır.
Ahirette karşılaşılacak bazı durumlar hakkında Kur’an’da yeterli bilgi bulunmamaktadır. Allah resulü gaybî konuları, ahiret halleri, geçmiş peygamberlerin ibretlik tecrübeleri kendisine bildirildiği kadarıyla açıklamıştır. Namazın kıyam, kıraat, rükû, secde gibi rükünlerini teşkil eden kısımları da aynı şekilde Sevgili Peygamberimiz’in beyanı ile bugünkü anlamını kazanmıştır.
Hz. Peygamber, bazen ayeti ayetle tefsir ederdi. Ayet okunurken ilgili hadis, hadis okunurken ilgili ayet düşünülmelidir.
Kur’an Sünnet bütünlüğünün anlamları
Tebliğ: Kendisine bildirilen bir şeyi muhataplarına haber vermektir. Vahyin topluma bakan veçhesini Allah Resulü temsil etmektedir.
Beyân: Allah Resulü Kur’an’ın sadece tebliğ edicisi ulaştırıcısı değil, aynı zamanda beyân edicisi (mübeyyin), açıklayıcısıdır.
Kapalı (mücmel) ayetler açıklanmaya muhtaçtır. Hadislerde görülen ayetleri açıklamaya yönelik beyanın ameli, takriri, lügavî vb. çok çeşitli biçimleri vardır.
Tahsis: Bazı ayetlerde genel olarak ifade edilen ve kelimenin içeriğine dâhil bütün manaları ifade eden bir husus, gerek ayetle gerekse hadisle tahsis edilip anlam çerçevesi daraltılabilir. (ölü balığın helal olması)
Takyit: Anlamı, ifade ettiği pek çok manadan biriyle sınırlandırması yönüyle Sünnetin Kur’an-ı takyit ettiğine dair hadisler de vardır.
Te’kit: Allah Resulünün Kur’an-ı açıklama bağlamındaki sözlerinin bir kısmı da ayetlerin manasını te’kit etmek için, aynı anlamı ifade etmek üzere söyledikleridir.
Hatırlatma ve te’kit, bazen aynı ayeti tekrarlamak, bağlamında yeniden söylemek, bazen manayı başka bir sözle ifade etmek, şeklinde olur.
Tavsif: Kur’an’da zikredilen bir hususun bazı özelliklerini belirtmek (tavsif) suretiyle muhataplarının daha iyi anlamalarını sağlamaya yönelik açıklamalar yapması.
Tavsif; Teşvik, sakındırma, istenilen veya kötülenen bazı hususların özelliklerini belirtme şeklinde olabilir.
Hadis okuma adabı
Allah’ın kulunu sevmesinin neticeleri
İman edip Salih amel işleyenler için Rahman (Allah, yer ve göktekiler nezdinde) bir sevgi yaratacaktır. (Meryem/96)
De ki! Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah’ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir. (Ali İmran/31)
İlgili Hadis: Allah bir kulunu sevdiği vakit, Cebrail’e: “Ben filan kimseyi sevdim, sen de onu sev” diye emreder. Allah bir kuluna buğzettiği vakit, Cebreil’e : “Ben filan kimseye buğzettim” der. (Cebrail) gökten nida eder. Sonra da o kişi için yeryüzüne bir nefret iner.