Sözlükte kurban kelimesi; yaklaşmak, Allah’a (c.c.) yakınlaşmaya vesile olan şey anlamına gelir. Fıkıh ıstılahındaki anlamı ise Yüce Allah’ın rızasını kazanmak ve ona olan bağlılığımızı ifade etmek üzere Kurban Bayramı günlerinde ibadet niyeti ile belirli hayvanları keserek yapılan ibadettir. Kurbanın kesilmesi, Cenab-ı Hakk’ın emridir.
فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ..“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.”( Kevser suresi, 2. ayet)
Peygamberimiz önemine binaen kurban kesmeyenleri ağır bir şekilde uyarmıştır. “Kim genişlik ve imkân bulur da kurban kesmezse bizim namazgâhımıza yaklaşmasın.”(İbn Mâce, Edâhî, 2.) Hanefi mezhebi bu delilleri gerekçe göstererek kurban kesmenin vacip olduğu görüşündedir. Şâfii mezhebi ise kurban kesmenin müekked sünnet olduğunu söyler. Kurban, bizi Allah’a yaklaştırır ve O’nun yüce katındaki değerimizi artırır.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Âdemoğlunun, Kurban Bayramı gününde Allah’a yaklaşmak içinmyapacağı en faziletli ibadet kurban kesmektir. Kesilen kurbanınmkanı daha yere düşmeden, kurban kesen kimse Yüce Allah’ın katında yüksek bir makama ulaşır. Bu bakımdan kurbanlarınızı gönül hoşluğu ile kesiniz.”(Tirmizî, Edâhi, 1.)
Allah Teâlâ Hz. İbrahim’i (a.s.) kurban emriyle imtihan etmişti. İbrahim (a.s.) bu imtihandan başarıyla çıkmıştı. Rabbimiz bu hususu şöyle ifade etmiştir: “Ey İbrahim! Rüyanda emredileni yerine getirerek bizim emrimize bağlılığını gösterdin. Bu apaçık bir imtihandı. Biz oğlunun yerine büyük bir kurban verdik.”( Sâffât suresi, 105-107. ayetler) Kurban kesen kişi Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsmail (a.s.) gibi Allah’ın (c.c.) emirlerine uymaya her an hazır olduğunu sembolik olarak göstermiş olur. Rabbimiz tıpkı Hz. İbrahim’i (a.s.) imtihanında başarılı olduğu için ödüllendirdiği gibi bizi de Kurban emrini yerine getirdiğimiz için ahirette ödüllendirecektir. Kurban bize, Allah’ın (c.c.) verdiği nimetleri başkalarıyla paylaşma alışkanlığı kazandırır. Kurban Bayramı’nda kestiğimiz kurbanların etlerini fakirlerle paylaşır, onları sevindiririz. Biz de, hem bu dünyada onları sevindirmenin mutluluğunu yaşar, hem de güzel bir ahiret hayatı için sevap kazanırız.
Bir rivâyette şöyle anlatılmaktadır: “Peygamber Efendimizin ailesi bir koyun kesmişti. Koyunun kürek kemiği hariç diğer etleri fakirlere dağıtılmıştı. Peygamberimiz bir ara: “Koyun etinden geriye ne kaldı?” diye sordu. Hz. Âişe “Sadece bir kürek kemiği kaldı.” cevabını verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz ahiretteki sevabı hatırlatarak şöyle buyurdu: “Desene bir kürek kemiği hariç hepsi bizim oldu!”(Tirmizî, Sıfâtu’l Kıyâme, 33.)
Toplumda zenginlik ve fakirlikten dolayı insanlar arasında kıskançlık, haset, kendini büyük görme, kibirlenme gibi sosyal-ahlaki problemler ortaya çıkabilir. Zekât ve kurban gibi ibadetlerle zengin ve fakir arasında bir iletişim kurulur. Bunun neticesi olarak zenginlerde kibir ve büyüklenme, fakirlerde ise haset ve kıskançlık gibi kötü duyguları tedâvi edilmiş olur. Sosyal adaletin gerçekleşmesine katkı sağlar. Kurban, fakirlik probleminin çözüm yollarından birisi olarak önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle hayır kurumları tarafından vekâlet yoluyla kurban bağışlarının toplanarak ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırılması fakirlikle mücadelede önemli bir görev icra etmektedir. Kurban Bayramı’nda yapılan karşılıklı ziyaretler ve ikramlar, insanları daha çok kaynaştırır. Toplumda sevgi, dayanışma ve yardımlaşmayı kuvvetlendirir. Rabbimiz bu konuda şöyle buyurmaktadır: “…Allah’ın adı anılarak kesilen kurbanların etinden hem kendiniz yiyin, hem de yoksula ve fakire yedirin.”(Hac suresi, 28. ayet.)
Kurban Çeşitleri: Allah’a (c.c.) yaklaşmak için kesilennfarklı kurbanlar vardır. Bunların kesilme sebebi, hükümleri ve etlerinin kesen tarafından yenilip yenilmemesi yönüyle bir takım farklı hükümleri vardır. Bu kurbanlar şu şekildedir:
• Udhiye Kurbanı: Kurban Bayramı günlerinde kesilen kurbana denir. Şartlarını taşıyan kişi için bu kurbanı kesmek vaciptir. Kesen kişi ve yakınları bu kurbanın etini yiyebilir.
• Adak Kurbanı: Bir kimsenin bir işinin olması durumunda kurban kesmeyi adaması şeklinde olur. Bu kurban vaciptir. Adakta bulunan kimse ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler adak kurbanının etinden yiyemezler.
• Hedy Kurbanı: Temettu ve Kıran haccı yapanların kesmeleri vacip olan kurbandır. Temettu ve kırân hedyleri ile nâfile olarak kesilen hedy kurbanı etinden kesen dahil zengin ve fakir herkes yiyebilir.
• Ceza Kurbanı: Hac esnasında kurban kesmeyi gerektiren bir davranışta bulunanların kesmesi gereken kurban olup vaciptir. Etini kendisi ve yakınları yiyemez.
• Akika Kurbanı: Çocuğu olan kimsenin Allah’a şükür amacıyla kurban kesmesidir. Bu kurban sünnet olup kesen kişinin kendisi ve ailesi bu kurbanın etini yiyebilir.
• Nafile Kurban: Herhangi bir vakitte Allah’ın (c.c.) rızası için kesilen kurbandır. Bu müstehap olup kurbanın etini kesen kişi ve yakınları yiyebilir.
Kurban kesmekle yükümlü olmanın şartları:
a) Müslüman olmak.
b) Akıllı ve büluğ çağına ermiş olmak.
c) Zengin olmak: Kurban kesebilecek mali güce sahip olmaktır.
d) Mukim olmak (seferî olmamak).
Kurban olarak kesilebilecek hayvanlar Kur’an-ı Kerim’de “behime” kavramıyla ifade edilir. “….. Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği behimetü’l en’âm (denilen hayvanları) belirli günlerde kurban ederken Allah’ın adını ansınlar. Bu hayvanların etinden hem kendiniz yiyiniz, hem de sıkıntı içinde bulunan yoksullara yediriniz.”(Hac suresi, 28. ayet) Kur’an-ı Kerim’de bu hayvanların; koyun ve keçi, deve ve sığır olduğu ifade edilmiştir.(bk. En’am suresi, 143 ve 144. ayetler.)
Kurbanın ibadet niyetiyle kesilmesi şarttır. Kur’an-ı Kerim’de kurbanlık hayvanların et ve kanlarının değil bu kesimi yapan Müslümanın niyet, takva ve bağlılığının Allah’a (c.c.) ulaşacağı bildirilmiştir.(bk. Hacc suresi, 37. ayet.) Niyette önemli olan kalbin niyetidir, dil ile açıkca söylenmesi gerekmez. Ortak kesilen kurbana bütün ortakların ibadet niyeti ile katılmaları şarttır.
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dört kusur kurbanlıklarda câiz değildir. Açıkça belli olan körlük, açıkça belli olan hastalık, belli olan topallık, iliği kurumuş derecede zayıflık.”(Ebû Dâvud, Edâhî, 6.) Kurban, Allah’a (c.c.) takdim edilen bir hediyedir. Bu derece kusurlu olan birhayvan Yüce Allah’a kurban olarak takdim edilemez.
Kurban, Kurban Bayramı’nın birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde kesilebilir. Konuyla ilgili olarak, sahabeden Abdullah b. Ömer (r.a.) Peygamberimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu belirtmiştir: “Kurban kesme üç gündür. Bu günlerin en faziletlisi ilk gündür.”( İmam Mâlik, el-Muvatta’, Dahâyâ, 12. ) Şâfii mezhebine göre dördüncü gün de kurban kesilebilir.
Arefe ve Kurban Bayramı günlerine teşrik günleri denilir. Bu günlerde farz namazlardan sonra teşrik tekbiri getirilir. Teşrik tekbirleri, Zilhiccenin dokuzuncu günü olan arefe gününde, sabah namazında başlayarak bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar yirmi üç vakit, farz namazlarını bitirince bir defa söylenir.
Kurban, şehirlerde veya bayram namazı kılınan diğer yerleşim merkezlerinde, bayram namazından sonra kesilir. Bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vaktinden itibaren kesilebilir. Hayvanın kesiminden önce mutlaka besmele çekilmesi yani “Bismillahi Allahu Ekber” diyerek kesilmesi gerekir. Besmelenin kasten terkedilmesi, yapılan kesim işlemini ibadet olmaktan çıkaracağı gibi, hayvanın etini de murdar (haram, yenilemez) kılar. Konuyla ilgili olarak ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır: “Allah adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin…”(En’am suresi, 121. ayet.) Kurban kesilirken besmele ve tekbirden sonra En’am suresinin 79, 162 ve163. âyetlerinin okunması sünnettir.(bk. İbn Mâce, Edâhî, 1)
Kurban olarak kesilecek hayvan sol yanı üzerine boğazı kıbleye gelecek şekilde yatırılır, gözü bir bez ile örtülür, teşrik tekbirleri okunduktan sonra “Bismillahi Allahu Ekber” denilerek kesilir. Kurban mali bir ibadettir. Mali ibadetler bizzat mükellef tarafından yapılabileceği gibi bir başkasına vekâlet vermek suretiyle de yapılabilir. Dolayısıyla kişinin, kurbanlık hayvanı bizzat kendisinin alması ve kesmesi zorunlu değildir. Peygamberimiz bazen kendi kurbanını bizzat kendisi kesmiş bazen de Hz. Ali’ye vekâlet vererek kestirmiştir. Hz. Ali, vekil olarak bu kurbanları keserken de Peygamberimiz kurbanlarının başında bulunmuştur. Kurban eti genellikle üç parçaya ayrılır. Bir bölümü sadaka olarak fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine verilir. Bir bölümü hediye olarak akraba, komşu ve misafirlere ikram edilir. Bir kısmı da nafaka olarak ev halkına bırakılır. Bununla birlikte kurbanın tamamı fakirlere verilebildiği gibi eş, dost ve akrabası fazla olan kişiler kurban etini pişirip tamamını onlara ikram edebilirler.